How Well Do You Know Your Customer?
Do You Know… if you have an effective business strategy that answers the needs of your customers?
Do You Know…if your management team is working on the same page?
Do You Know…how long you’ve got until your customer switches to your competitor?
27 Haziran 2007 Çarşamba
2007 TURKEY INDUSTRY & MARKET OUTLOK
26 Haziran 2007 Salı
marketingist 2007
Pazarlama İletişimi
Medya
Ticari Fuarlar
Etkinlik ve Ürün Hizmetleri
Tanzim Teşhir
Açıkhava Reklamcılığı
Promosyon Ürünleri
Etkileşimli Pazarlama
Pazarlama Hizmetleri’nin
Gönderen Doğan ORMANKIRAN zaman: 08:16 0 yorum
Etiketler: CONFERENCE
MARKALARA 32,6 MİLYON DOLAR DESTEK
Türkiye’nin markalarını desteklemek için “10 yılda 10 dünya markası” sloganıyla yola çıkan “Turquality Destek Programı”, yeni katılımlarla büyüyor.
Türkiye’nin markalarını desteklemek için “10 yılda 10 dünya markası” sloganıyla yola çıkan “Turquality Destek Programı”, yeni katılımlarla büyüyor.
Bu programa Ülker, Vakko ve Vitra markaları da alındı. Bu konuda yapılan açıklamaya göre firmalara global markalaşma süreçlerinde finansal desteğin yanında, eğitim ve stratejik danışmanlığın da verildiği destek programına alınanların sayısı 39’a yükseldi.
Konuya ilişkin değerlendirme yapan Ülker Grubu Başkanı Ali Ülker, 110 ülkeye ihracat yapan, 10 ülkeye yayılmış 65 şirketi ve 42 fabrikası bulunan Ülker Şirketler Topluluğu’nun, yıllardır ürünlerini milyonlarca insana ulaştırmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, “Bugün, Ülker olarak uluslararası ölçekte bir Türk markası olmanın haklı gururunu Turquality projesi kapsamına girerek genişletiyoruz” dedi.
32.6 MİLYON DOLAR DESTEK Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Genel Müdürü Haluk Bayraktar da dünya markası olma yolunda yaptıkları çalışmalara son derece olumlu katkıları olacağına inandıkları bu destek ile yollarına daha güçlü bir şekilde devam edeceklerini kaydetti.
Verilen bilgiye göre bugüne kadar 33 firma ve 3 tasarımcı ile firmaları ve tasarımcıları markalaşma yolunda destekleyen Turquality projesine yaklaşık 32,6 milyon dolar finansman sağlandı.
PUTİN' İN HAMLELERİ
Yalanı yakalayan cep yazılımı
Eşiniz ya da bir tanıdığınız size telefoda sık sık yalan mı söyyüyor? Yeni bulunan Kishkish adlı cep telefonu yazılımı buna son verecek. Yazılımı yükleyebileceğiniz adres de var:
Yeni geliştirilen ‘telefonda yalan makinası’yla eşinize ‘Toplantım var’ derken doğru söyleyip söylemediğiniz anında belli olacak
Eşiniz her akşam size telefon açıp toplantının uzadığını söyleyerek eve geç mi geliyor? Yeni bulunan ‘telefonda yalan makinası’ bu bahanelere son verecek. ‘Kishkish’ adlı Amerikan firması internet üzerindeki telefon konuşmalarında ses seviyesini analiz ederek kişinin doğru söyleyip söylemediğini ortaya çıkaran bir yazılım üretti.
KIRMIZI YANARSA YANDINIZ www.kishkish.com adresinden ücretsiz olarak indirilebilen bu yazılımı üretenler bilimsel araştırmalar sayesinde yalan söyleyen kişilerin seslerindeki frekans değişimini izleyebildiklerini öne sürüyor. Araştırmalara göre yalan söylerken vücuttaki hormonal değişim sesin rengini etkiliyor. Bu arada sisteme göre eğer kişi doğruyu söylüyorsa ekranda yeşil bir çizgi görülüyor ama yalan söylemeye başlarsa çizgi birden kırmızılaşıyor.
Sıcaklar para kazandırıyor
changeTarget(document.getElementById("news_content"))
GELECEĞİ YÖNETMEK
KİTABIN ADI : GELECEĞİ YÖNETMEK
KİTABIN YAZARI :Ken BLANCHARD ve Terry WAGHORN
TÜRKÇE ÇEVİRİ :MEHMET ÖZCAN
KİTABIN YAYIM MAKSADI
Yönetim tekniklerini geliştirmek.
KİTABIN ÖZETİ :
1. GİRİŞ :
Bugün, bir rekabet ortamında yaşayabilmek için, neyi rakiplerinizden daha iyi yaptığınızı düşünmek yeterli değildir. Yarın da ayakta kalabilmek için, ne yapmanız gerektiğini düşünmek zorundasınız. Başka bir deyişle; bugünü kurtarmanın yanı sıra, devamlı olarak yarınıda planlamak zorundasınız.
2. GEÇMİŞTE BİR KUM ŞATOSU VARDI; YARINI BUGÜN YARATMAK :
“Sigmoid Eğrisi” diye adlandıralan “S” veya dalga şeklindeki basit eğri, organizasyonunuzun bugünü ve yarını için çalışmayı yansıtmaktadır. Bu eğride seyahat, lunaparklardaki hız trenlerine binmeye benzer. Önce tren yavaş yavaş hızlanır, sonra hızla tırmanmaya başlar. Yükseldikçe insanın içini hoş; ama korkulu duygular kaplar. Göğe uçacakmışsınız gibi olursunuz. Sonra en üst noktaya (“S”nin tepesine / Dalganın üst noktasına) varınca, hızlı bir iniş başlar ve trendekilerin çığlıkları…
Devamlı gelişmenin sırrı, bir Sigmoid eğrisi inişine geçmeden, bir başka Sigmoid eğrisini başlamaktır. Yükselici dalgalara binmektir. Birbiri üzerine bindirilmiş “S” yaratmaktır. Birinci eğri / S; bugünü geliştirmek, ikinci eğri / S; yarını yaratmaktır. Dünya standartlarında organizasyon; eğrilerden sadece birisi değil, aynı zamanda ikisinde de etkili bir şekilde çalışan ve her ikisinden de bir şeyler öğrenen organizasyondur.
3. ŞATONUN YENİDEN DİZAYNI; BİRİNCİ EĞRİ GELİŞMELERİ :
Bir organizasyonun gelişimini hiç kimse; davranış şekillerini, yarın için de en uygun davranış şekli olduğuna inanan personelde daha fazla engelleyemez. Başarılı olabilmek için sadece onların davranışlarını değiştirmeniz yetmez. Dünkü davranışları hakkındaki düşüncelerini de değiştirmeniz gerekir.
4. YUKARIYA TIRMANIŞ; İKİNCİ EĞRİ GELİŞMELERİ :
Normal insanlar kendileri içinde bulundukları dünyaya adapte ederler. Sıra dışı insanlar ise, dünyayı kendilerine adapte etmeye çalışırlar. Bu nedenle bütün gelişimler ve değişimler, sıra dışı insanların eseridir. Geleceği tam olarak görebilmek için geniş açılı bir bilgi tabanına ve altıncı hislere sahip olmak gerekir. Yani tekniğin yanı sıra mistik güçlere de ihtiyaç vardır. Her ikisini içeren bir teknik bulunmamaktadır. Ancak “Senaryo Planlama” ve “Sezgilerle Düşünme” teknikleri birleştirilirse, kesin olmamakla birlikte iyi sonuçlar alınabilir. Senaryo Planlama; çok çeşitli faraziyeler yaratarak planlar yapmaktır.
Sezgilerle Düşünme ise; organizasyonda herkesin kendi kendine yapabileceği bir şeydir. Sezgi, nasıl öğrenildiği bilinmeyen bilgilerdir.
5. DOĞRU İNSANLARI DOĞRU TAKIMLARA ALMAK VE DOĞRU DESTEĞİ VERMEK :
Dünya standartlarında bir organizasyon kurmak ve yaşatmak için kilit nokta; farklı görüş acılarına sahip insanların, bir arada çalışmalarına yardımcı olmaktır.
6. İKİ EĞRİLİ DÜNYADA YAŞAMAK İÇİN GEREKENLERE SAHİP MİYİM? :
Bir değişim ile karşılayan insanlar; genellikle önceden tahmin, edilebilecek altı farklı tip endişe duyarlar. Bunlar; bilgi, kişisel uygulama, sonuç, işbirliği ve iyileştirme endişeleridir. Bu endişeler normaldir. İki eğrili dünyada; yumuşak ve insancıl olmak, saygı, güven ve sevgi beslemek, dinlemek ve takdir etmek yöneticiler için son derece önemidir.
SONUÇ :
A. KİTABIN ANA FİKRİ :
Rekabet ve yeniliklerle gittikçe karmaşıklaşan çalışma dünyasında; bugün ve yarın ayakta kalabilmenin çaresi her gün daha çok çalışmak değil, daha akıllı çalışmaktır. Bugünün rekabet ortamında mücadele edilirken, bir yandan da yarının planları muhakkak yapılmalıdır.
B. KİTABIN GETİRDİĞİ YENİLİKLER :
Cari faaliyetleri; icra etmede güçlüklerle karşılaşılmasına rağmen bir kısım personel ile “Planlama Grupları” tesis edilmeli ve faaliyete geçirilmelidir. Her gün bütün personele 15 dakikalık bir düşünme zamanı tahsis edilmelidir. Etkili bir değişim, insanlara yapılan bir şey değildir. İnsanlarla birlikte yapılan bir şeydir.
C. KİTAP HAKKINDA GENEL DEĞERLENDİRME VE TEKLİFLER :
Kitap iki gecede okunabilecek nitelikte ve tüm rütbeli personelin anlayabileceği düzeydedir. Yönetici durumda bulunan tüm rütbeli personelin (Sb./Astsb.) okumasında fayda mütalaa edilmektedir.
Not : Kitap özetlerindeki fikirler yazarların özel fikirlerini yansıtmaktadır.
25 Haziran 2007 Pazartesi
Pazar Payı Değil, Müşteri Payı Kazanmaya Bakın!
Fark ne mi?
Şunu unutmayın: Yeni bir müşteri edinmek, mevcut bir müşteriyi elde tutmaktan ve müşteriye bir şeyi bir daha satmaktan 6-10 kat daha pahalıya mal olur. Başka bir deyişle, yeni bir müşteri edinmek size 100 dolara mal olurken, mevcut müşteriyi elde tutmak ve o müşteriye ikinci kez bir şey satmak 10 doların altında bir maliyet getirir. 1 doları tek defada ödeyen bir müşteri mi, yoksa şimdi 1 dolar, daha sonra bir başka 1 dolar ödeyen bir müşteri mi istersiniz?
Firmaların yeni müşteriler edinmek için harcadıkları onca paraya rağmen, bu müşterilerin çoğu, ilgili firmayla yeniden iş yapmaya yanaşmamaktadır. Aslında, kaybedilen müşterilerin yüzde 68’i, başka bir yerde alışveriş yaptıklarını; çünkü önceki firmada kimsenin kendileriyle ilgilenmediğini söylemektedir.
Bu nasıl olabilir? Açıklaması kolay. Bütünüyle pazar payı elde etmeye odaklanma durumunda, başka bir deyişle yeni müşteriler kazanmaya odaklandığınızda, mevcut müşterileri elde tutmaya yönelik çok az özen gösterilir ya da hiç gösterilmez.
Kısacası, seçim sizindir. İster pazarlama bütçenizi yeni müşteriler kazanmak için harcayın; isterseniz pazarlama bütçenizi ikiye bölüp yeni müşteriler kazanmaya olduğu kadar mevcut müşterileri de elde tutmaya odaklanın. Daha fazla müşteri payı (ve daha az pazarlama maliyeti) istiyorsanız, yalnızca tek bir doğru seçim vardır.
Aşağıda, mevcut müşterilerinizi elde tutmanıza ve size daha çok para kazandırmalarını sağlamanıza yardımcı olacak 3 fikir sunuyoruz:
1. Müşterilerinizi araştırın. Onlara, hizmet biçiminizi iyileştirmek için yapabileceğiniz herhangi bir şey olup olmadığını sorun. Hâlihazırda sizin sunamadığınız, ama onların ihtiyacı olan bir şey olup olmadığını öğrenin. Eksikleri tamamlayın ve müşterilerinizi bunu satın almak üzere geri çağırmayı unutmayın.
2. İlk 100 müşterinize birer teşekkür notu gönderin ve yalnızca onlara özel bir teklifte bulunun. İnsanlar, her zaman kendilerini özel hissetmekten ve herkesin sahip olamayacağı bir şeye sahip olabileceklerini bilmekten hoşlanırlar.
3. Her fırsatta daha pahalı ve kapsamlı ürün ve hizmet satışı yapmaya çalışın. Telefonda, mağazada ve e-postayla. Müşterilerinize daha çok para harcamalarını önermekten çekinmeyin. Ürün ya da hizmetiniz onların ihtiyaç duyduğu bir şeyse, satın almaktan mutluluk duyacak ve onlara bu ürünü/hizmeti önermenize memnun olacaklardır.
PERAKENDE SATIŞ STANDARTLARI
PERAKENDE SATIŞ STANDARTLARI
Market 2004
Prof. Dr. İsmet Barutçugil
Perakende Satış Standartları rekabetçi üstünlük sağlamak isteyen her perakende işletmesi için temel bir farklılaştırıcı boyuttur. Bu standartlar müşterilerin yaşadığı bütün satın alma deneyimlerinin olumlu izlenim bırakmasını sağlamayı amaçlar. Satın alma sürecinde müşteri beklentilerini karşılamak hatta aşmak için tasarlanan standartlar, her “gerçekleşme anı”ndaki en iyi uygulamanın belirlenmesi, tanımlanması ve uygulanmak üzere yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır.
Standartların açık ve net ifade edilmesi, tüm çalışanlar tarafından anlaşılır ve uygulanabilir olması gerekir. Standartlar bir anlamda, şirketin inanç ve değerlerini yani kurum kültürünü ifade eder. Ancak, daha önemlisi, standartların müşteri istek ve ihtiyaçlarına cevap vermesi beklenir. Müşteri odaklı düşünmeyi ve davranmayı özendirmeyen standartlar uzun dönemde perakende işletmesinin amaçlarına da hizmet etmeyecektir.
Standartların belirlenmesinde en kolay ve hızlı yol benzer işletmelerde ya da rakiplerde uygulanan standartları örnek almak ve uygulamaktır. Bu yöntem maliyet ve zaman tasarrufu sağlamakla beraber farklılaşmayı ve rekabetçi üstünlüğü güvenceye alamamaktadır. İşletmeye özgü standartları belirleme süreci dört adımda gerçekleştirilebilir.
1. Müşteri memnuniyetini etkileyen kritik değerlendirme anlarının (gerçekleşme anları) belirlenmesi.
2. Bu anlarda sergilenen değişik davranışlar arasından “en iyi" olan uygulamaların belirlenmesi.
3. En iyi uygulamaların sonuçlarının ölçülmesi ve olabildiğince sayısal ifadelerle ortaya konulması.
4. En iyi uygulamaların “standartlar” olarak yazılması, paylaşılması ve işletme çapında uygulamaya konulması.
Standartlar bir perakende işletmesinde çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir. Bina-tesis standartları, ürün-kalite standartları, tanzim-teşhir standartları, tanıtım-tutundurma (promosyon) standartları, fiyat standartları bu çeşitliliğe örneklerdir. Bunlar, çoğu kez, işletmenin kuruluş aşamasında mimari tasarım, çalışılan tedarikçi firmalar ve hedef kitlenin özellikleri ve beklentileri doğrultusunda kararlaştırılır. Bu standartlar kurumsal kimliği ve imajı etkileyen, işletmenin pazardaki rekabetçi konumunu belirleyen temel boyutlardır.
Ancak, bir perakende işletmesinin başarısını sağlayan, gerçekte çalışanlarının tutum ve davranışlarıyla yarattığı farklılıktır. Bu nedenle, perakende işletmeleri, çalışanların iç ve dış müşterilere karşı davranışlarını belirli standartlara kavuşturmak ve bu standartları sürekli iyileştirmek zorundadırlar.
Perakende satış standartlarına bazı genel örnekler şu şekilde verilebilir:
1. Gelen her müşteri derhal ve nezaketle karşılanacak, selamlanacak, kendisine nazik ve dostça yardım teklif edilecektir.
2. Perakende işletmenin her çalışanı görünüm olarak kolayca tanınabilir, bakımlı ve şık olacaktır.
3. Perakende işletmenin çalışanları müşteri ile karşılaştıkları alanlarda sigara içmeyeceklerdir.
4. Her çalışan perakende işletmenin temiz, düzenli ve güvenli olmasından sorumlu olacaktır.
5. Her çalışan işletmenin açık olduğu saatler ve süreler içinde müşteriye hizmet vermeye hazır ve istekli olacaktır.
6. Her satış elemanı ihtiyaç olduğunda ve/veya kendisinden istendiğinde müşteriye ürünler, fiyatlar, satış şartları ve tüketici hakları konusunda bilgi verecektir.
7. Her satış elemanı müşteri istek ve ihtiyaçlarının tam ve doğru olarak karşılanması için yardımcı olacaktır.
8. Fiyat, müşteriye her zaman onun ödeyeceği son fiyat olarak söylenecektir, gizli maliyetler içermeyecektir.
9. Her satış elemanı müşteriye ürünleri kolay ve güvenli taşımaya uygun bir şekilde teslim edecektir.
10. Her satış elemanı müşteri itiraz ve şikayetlerini ilgi ve dikkatle dinleyecek, sorunların çözümü için kişisel sorumluluk alacak, kendi yetkisini aşan durumlarda üst yöneticiyi bilgilendirecektir.
11. Her satış elemanı müşteriye teslim ettiği ürünün tam, hatasız, kusursuz, güvenle kullanılabilir durumda olmasına özen gösterecek, eğer varsa garanti belgesi ve kullanma kılavuzu gibi belgeleri müşteriye verecek ve açıklayacaktır.
12. Her satış elemanı, düzenlediği fiş, fatura gibi belgelerin hatasız olmasına özen gösterecek ve kendisinden istendiği takdirde müşteriye gerekli açıklamayı yapacaktır.
Bu standartların yalnızca seçilmiş bazı genel örnekler olduğu bilinmeli; perakende işletmesinin niteliğine, amaçlarına, satış stratejilerine, ürünlerin ve hedef kitlenin özelliklerine göre önemli farklılıklar gösterebileceği kabul edilmelidir. Her perakende işletme kendi özgün koşullarını dikkatle incelemeli, en uygun ve uygulanabilir satış standartlarını kendisi belirlemelidir.
AKUSTİK BİR SES, TILSIMLI BİR DOKUNUŞ…
İyi ve kötünün savaşı…
Yenileşme, çağdaşlaşma, yaratıcı olma pazarlama ve bütün bu bileşkelerin sonucunda global bir oyunun ortasındayız. Kötülerin en iyi yaptığı; yüzyıllardır, binyıllardır becerdikleri kamuflaj… İnsanları bireyselleştirdiklerini ve özgürleştirdiklerini söyleyenler.
Evet!
Pazarlama kamuflajı içerisinde aslında onları nasılda tek tipli varlıklara dönüştürüyorlar. Kabul edilmesi zor olsa da galiba, içinde bulunduğumuz 21 yy. kötülerin çağı olarak görünüyor.
Çünkü kötü’ nün kötülüğün karşısındakiler ya yeterince mücadele etmiyorlar, edemiyorlar yada ettirilmiyorlar ki; başka bir deyişle de kendi kaderlerine yine kendilerini terk ederek olan biteni kabulleniyorlar.
Bu “ettirilmiyorlar” kötünün baskısı altında sıkışmış olduğumuzu üzülerek gerçeklik boyutuna taşıyor.
İyilere sesleniyorum…
Yüreğinin bir köşesinde vicdanın kırıntılarını taşıyan iyilere seslenmek istiyorum.
Modern dünyanın teknolojisi bozuk paraların çoğalmasını sağladı. Tıpkı insanlarında bozuk paralar gibi aslında ruhen harcandığına şahit oluyoruz.
Yani… her bozuk paranın karşılığında satın alınabilecek bozuk bir sistemin insanları var. Hem de bozuk para kadar ederi olan zümreler yaratılarak.
İnsanları bu kadar alçaltan ve bu kadar gurur seviyesi sıfır çeken canlılar haline dönüştüren bozuk sistemi maalesef ki kötüler yönetiyorlar.
Çünkü, kulaklarını da sağır ettiler insanların, gözlerini de ve beş duyuları da yavaş yavaş ellerinden alınıyor… Kelimeler anlamını yitirdi… sözcükler tükendi. İyileri harekete geçirecek tek şey ise içsel çağrıları yani kötülere karşı gelebilecek vicdani sesleri…
Duyabilir miyiz?
Ateş ve toprağın savaşı devam ediyor. Ve toprak alabildiğine bir yangın içinde… Etrafta bu kadar ateş varken. İnsanlar üzerlerine benzin dökerek dolaşıyorlar…
Her an bir kıvılcım yayılabilir.
Nerede…?
Dünyanın herhangi bir yerinde; Ne dil, ne din, ne ırk, ne cinsiyet, ne de yaş ayrımı yapıyor. Kimi yakalarsa, içten içe yakıyor…
“Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu/Her şey naylonlandı o kadar…
İnsanlar, aynı kaderi, aynı inancı paylaştığı kardeşiyle saf tutar…
Şimdi saf tutma zamanı…
Ulusumun, milletimin, halkımın, kardeşimin, dostumun, adını nasıl telafuz ediyorsak bu ülkenin içinde bulunduğu durumun, maruz kaldığı baskıların sancısını duyanlar ve içlerinde vicdanı olanların saf tutma zamanıdır…
“ İyiler er türlü inançtan yoksun. / Oysa yoğun bir tutkuyla esrik kötüler.” (W.B Yeats)
“ Neler yapmadık şu vatan için. Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik.” (Orhan VELİ)
Neler yaptık bu vatan için çok değil daha dün gibi yoktan varolmadık mı?
Bugün için nutuk söylüyorlar.
Bırakın, bırakalım artık nutuk dinlemeyi…
Şimdi…
Akustik bir ses, tılsımlı bir dokunuş zamanı.
Doğan ORMANKIRAN